Bir muallimin yaptığı basit bir ırkçılık propogandasının, karşı taraftaki dostluğu ve iyi niyeti birkaç sene içinde düşmanlığa çevirdiği açıkca görülmektedir.
O halde devletin ırkçılığına dayanan politikası gereği okullarda yapacağı ırki telkinler, başka ırktan olanların da karşıt propogandalar ile ayrılıkçı fikirleri harekete geçirecektir. Geçmişte yaşadığımız ve günümüzde hala yaşamaya devam ettiğimiz ızdırapların, acıların altında bu yatmaktadır.
Bediuzzaman'ın müdafa ettiği müspet millliyetçiliğin diğer adı İslam Milliyeti'dir. Bu milliyetin temeli ve özü dindir. Türkler ve Kürtler ve diğer milletler arasında bu düşünce öylesine kaynaşmıştır ki, ayırmak mümkün değildir. Kendi ifadesiyle:
“Biz müslümanlar yanımızda din ve milliyet bizzat müttehittir/birbiriyle içiçe, zahiri, arızi bir ayrılık var. Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur. İkisine birbirinden ayrı ve farklı bakıldığı zaman, hamiyet-i diniye/ dinin korunması, avam/ halktan biri ve havassa/ ileri gelenlere şamil oluyor.