Kanûnî Sultan Süleyman ( Muhibbi ) Hayatı Edebi Yönü
Şehzâde Bayezid (1527-1562) ile Kanunî arasında cereyan eden manzum mektuplaşmalar gerek Osmanlı tarihi, gerekse Divan şiiri açısından türünün orijinal örnekleridir. İran'a sığınan Bayezid, babasına şöyle seslenmektedir:
Ey serâser âleme sultân Süleymânum baba
Tende cânum cânumun içinde cânânum baba
Bâyezidine kıyar mısun benüm cânum baba
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Enbiyâ ser-defteri ya'ni ki Âdem hakkıçün
Hem dahi Mûsî ile Îsî-i Meryem hakkıçün
Kâinâtın serveri ol Ruh-ı a'zam hakkıçün
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Sanki Mecnûnum bana dağlar başı oldu durak
Ayrılup bi'l-cümle mâl ü mülkden düştüm ırâk
Dökerüm göz yaşını vâ-hasretâ dâd el-firâk
Bî-günâhum Hak bilür devletlü sultânum baba
Kim sana arz eyleye hâlüm eyâ şâh-ı kerîm
Anadan kardaşlarumdan ayrılup kaldım yetîm
Yok benüm bir zerre isyânum sana Hakdur alîm
Bî-günâhum Hak bilür devletlü sultânum baba
Bir nice ma'sûmum olduğun şehâ bilmez misün
Anlarun kanuna girmekden hazer kılmaz mısun
Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısun
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Tutalum iki elim baştan başa kanda ola
Bu meseldür söylenür kim kul günâh itse n'ola
Bâyezîd'ün suçunı bağışla kıyma bu kula
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
(Prof.Dr.Coşkun Ak, Muhibbi Divanı,TC.Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. 1987 5-6)
Kanunî'nin âdeta bir şiir imtihanına tâbi tutulduğu hissiyle, oğlunun şiirine aynı vezin ve üslup içerisinde cevap vermesi dikkat çekicidir:
MURABBA
Ey dem-â-dem mazhar-ı tuğyân u isyânım oğul
Takmayan boynuna hergiz tavk-ı fermânım oğul
Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezîd Hân'ım oğul
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Enbiyâ vü evliyâ ervâh-ı a'zam hakkiçün
Nûh u İbrâhim ü Mûsâ İbni Meryem hakkiçün
Hâtem-âsâr-ı nübüvvet Fahr-i Âlem hakkiçün
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Âdem adın etmeyen Mecnûna sahrâlar durak
Kurb-i ta'atden kaçanlar dâ'imâ düşer ırak
Ta'n değildir der isen Vâ hasretâ dârü'l-firâk
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Neş'et-i Hakdır nübüvvet râm olan olur kerîm
Lâ-tekul üf kavlini inkâr eden kalır yetîm
Tâ'ate isyâna alîmdür Hudâvend-i Kerîm
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Rahm ü şefkat zîb-i îmân olduğun bilmez misin?
Ya dem-i ma'sûmu dökmeden hazer kılmaz mısın?
Abd-i âzâd ile Hak dergâhına varmaz mısın
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Hak reâyâ-yı mutî'e râ'î etmişdir beni
İsterim mağlûb edem agnâma zîb-i düşmeni
Hâşe lillâh öldürürsem bî-günâh nâgâh seni
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Tutalım iki elin başdan başa kanda ola
Çünki istiğfâr edersin biz de afv etsek n'ola
Bâyezîdim suçunu bağışlarım gelsen yola
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
(Prof.Dr.Coşkun Ak, Muhibbi Divanı,TC.Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. 1987: 6-7)