ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır

HAYAT DERSLERİ

e-Posta Yazdır PDF

YÜZ YILA YAKIN YAŞANMIŞ BİR HAYATTAN TECRÜBELER

Halil İnalcık'ın en büyük pişmanlığı

Halil İnalcık, "Yüzyıla yakın süren yaşamıma baktığımda üzüldüğüm çok şey var. Bilimsel araştırmalar vaktimi o kadar fazla aldı ki, merhum eşim Şevkiye’ye karşı ödevlerimi hakkıyla yerine getiremedim" diyor ama onu daha çok üzen anıları da var:

Cumhuriyet gazetesinin pazar eki olan Cumhuruiyet Dergi'de bu hafta ünlü yazarların neden yazdığına dair bir dizi röportaj yayınlandı. Yayınlanan röportajdan bir tanesi ünül tarihçi Halil İnalçık ile yapılmıştı. İnalcık, "Yazmak yaşamımım elimden alıyor ama..." dediği röportajında yaşamanın amacını adeta bir ev ödevi olarak gördüğünü söyledi.

- Hâlâ üretmeye devam ediyorsunuz, üretim gücünüzü ne diri tutuyor? - Yaşım 93, bütün kaygım hazırladığım yedi, sekiz eseri bitirip yayınlamak. Yaşamımın amacı bu, bu bir ödev gibi. Onun için uykuma, yiyeceğime, temaslarıma

dikkat ediyor, düzenli yaşamaya çalışıyorum.

- Şu an bir şey üzerinde çalışıyor musunuz?

- Yedi-sekiz eser tamamlanmayı bekliyor. İlk cildi yayında olan İstanbul-Fatih’in ikinci cildini hazırlıyorum. “Osmanlı Sarayında Has Bahçede Nedimler, Şairler, Musikişinaslar” kitabımı tasarımcı resimliyor. “Osmanlılar ve Haçlılar” üzerine çalışıyorum. “Kuruluş Dönemi Sultanları, 1302-1481”, ISAM’a yakında düzeltilerle gönderilecek. “Osmanlı Denizcilik Tarihine Katkılar” kitabımın üçte ikisi hazır. “Rönesans Avrupası ve Haçlı Avrupası” bitti, Doğu Batı yayınlarından çıkacak. “Şöyleşi ve Konuşmalar”ı Profil yayıncılık basmak üzere. Osmanlı kaynaklarının alan araştırmalarıyla gözden geçirildiği “Osman Gazi’nin İzinde” içinse hâlâ çalışıyorum.

- Sizce en iyi eseriniz neydi?

- Batı üniversitelerinde el kitabı olarak okutulan “Economic and Social History of the Ottoman Empire”ın ilk cildinin tamamını ben yazdım. Yunanca, Arapça, Türkçe’ye çevrildi. Polonya’da basılıyor. Türkçe’ye, Arapça’ya Balkan ve Ukrayna dillerine çevrilen “The Ottoman Empire: The Classical Age”, 40 bin nüshası altı ayda satılan “Devlet-i ‘Aliyye” ve “Türkiye Tekstil Tarihi” de önemli.

- Neredeyse bir asra tanıklık ettiniz. Baktığınızda nasıl bir değişim görüyorsunuz?

- 1923-2009 döneminde üç-dört nesil geçti. Sayılacak pek çok önemli değişiklik noktaları var. Milli egemenlik temelinde demokratik-laik-sosyal Türkiye’nin esaslarının atıldığı Atatürk Reformlar Dönemi (1923-1938), II. Dünya Savaşı’nın bunalımlı yılları, 1950-60’taki Demokrat Pati Dönemi; halkçı bir rejim, kolay banka kredileri, üç binden 40 bine çıkan traktör sayısı, tarımda büyük gelişme, Atatürk reformlarından tavizler, 29 Mayıs Darbesi... 1960-80’de Askeri vesayet altında bir demokrasi; MGK, Stalin’in tehditleri, NATO üyeliği, solcu-sağcı kavgaları, kargaşa, Kıbrıs meselesi, Yunanistan’la sorunlar, yeni anayasa, işci sınıfının gelişmesi, sendikalizm... Turgut Özal dönemi (1982-1993); ekonomide liberalizm, ABD ile yakınlık, ekonomik gelişme, AB üyeliği için başvuru... 1993-2002’deki partiler, kararsızlık dönemi; koalisyon hükümetleri, Kürt sorunu: Öcalan, PKK, köylerden şehirlere akın, gecekondu mahalleleri, güçlenen gelenekçi kültür, Rusya’da komünist rejimin yıkılması ve soğuk savaş bitimi. Türkiye’de dış ve iç siyasette temelli değişiklikler, sanayide özellikle tekstil sanayiinde ve ihracatta büyük gelişme, İslamcı partiler. MGK ve yumuşak darbe 28 Şubat. Bu yıllardaki siyasi, sosyal, ekonomik gelişmeler sonunda ortaya çıkan temel gelişme ve sorunlara gelince... Büyük nüfus artışı; hızlı şehirleşme ve şehirli nüfusun çoğunluk kazanması; tarımcılıktan endüstriyel bir ekonomiye hızla gelişme, işçi sınıfının nüfusun önemli bir bölümünü oluşturması; vakıf üniversitelerinin kuruluşu; gelenekçi halk katmanlarının Meclis’te söz sahibi olması; Kürt sorunu: ayrılıkçı Kürtlerin terör ve siyasette önem kazanması, DTP sorunu, 2009’da Kürt sorununun Türkiye siyasetine damgasını vurması; gelenekçi kitle ile reformlara bağlı katmanlar arasında çatışmanın derinleşmesi, devlet kurumlarında uyumsuzluk, partiler arası kavga ve bunalım...

- Peki bugüne dair sizi en çok ne şaşırtıyor?

- Teknolojide hızlı gelişmeler ve bunun sosyal yapı ve davranışlarda geniş yankısı, oto ve cep telefonu kullanmada hızlı gelişme; genç nesillerin arasında gelenekçiler ve modernistler arasında ayrılığın kaygı verici derinleşmesi, medyada, gazete ve televizyonda sansasyonun egemen olması, özellikle gazetelerin birer magazin haline gelmesi... Kitap yayıncılığında tipolojide gelişmeler Batı’yı yakalamış; üniversitelerin, dolayısıyla çeşitli mesleklerde genç aydın neslin hızlı artışı, ekonomik gelişimin bu artışa ayak uyduramaması da şaşırtıcı.

- Geçmişe dönüp baktığınızda gördüğünüz en büyük pişmanlık nedir?

- Yüzyıla yakın süren yaşamıma baktığımda üzüldüğüm çok şey var. Bilimsel araştırmalar vaktimi o kadar fazla aldı ki, merhum eşim Şevkiye’ye karşı ödevlerimi hakkıyla yerine getiremedim... Göçmen, hukuk tahsilli bir aydın geçim sıkıntısında, para isteyemiyor, bana bir kitap verdi, isteği anlayamadım, derdine deva olamadım, anladığımda vakit geçmişti. Bu bana elli yıldır dert oldu... Bursa’da bir Bulgaristan göçmeni işçinin sözlerim gücüne gitti, kalbini incittim, tamiri imkânsız bir hata işledim, vicdanımda her zaman bir pişmanlık duyarım... Gençlik çağımda öğrencilerimin bazılarının kalbini kırdım, pişmanlıkla hatırlıyorum. Şimdi onlardan af diliyorum. Bugün çalışmalarım o kadar çok zamanımı alıyor ki, doğaya, sanata, sevdiklerime erişemiyorum, yayın çalışmaları yaşamamı elimden alıyor, pişmanım.

(Cumhuriyet Dergi)

 

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 22:33
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1251
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2246622

Haberler

 

Eydirme gül yüzünü

Boyun bükmeye değmez…

Gülerken ağladığını,

Mutlu olanlar bilemez…

Saçlarına düşse de,

Yüreğine ak düşmez…

Hep gül dostum,

Bizim gibiler ölmez…