ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Home EDEBİYAT KÖŞE YAZILARI SEÇME YAZILAR

SEÇME YAZILAR

e-Posta Yazdır PDF

Dua ile ilgili görsel sonucu
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yârabbi
Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu..
Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
Bileyim hangi suyun sakasıyım Yâ Rabbelâlemin
Tütmesi gereken ocak nerde?

İsmet Özel




"Acı ademoğlunu en çok beğendiği kapısından ziyaret edermiş."

Ali Ayçil
Kovulmuşların Evi




Sen onları acıtmazsan onların da seni acıtmayacağını mı sandın? Öyle olmaz halbuki.

Ece Temelkuran
İçeriden Kıyıdan Konuşmalar



Yaşamak Yorulmaktır

İnsan bu dünyada var olduğu sürece, etrafında bir güvenlik çemberi olsun, asude bir bahçe içinde,belalardan uzak yaşasın ister. Oysa bu bahçe, dünyanın Moğollarının talanına uğrar çoğu kez. Kendimiz için çizdiğimiz güvenlik sınırları alt üst edilir. (s.15)

Dünya karşısında çaresiz ve güçsüz kalma ihtimali her zaman mevcuttur. (s.20)

Dil, aramızı bulur ya da bizi birbirimize düşman kılar. (s.24)

Hasılı, insan olmak karşıdakini duymaktır, kalbin dost karşısında infilak ve inkılaba hazır olması halidir. (s.26)

Yaşamak yorulmaktır. (s.27)

Olmak, cesaret ister. İçimizdeki boşluktan aşağıya bakabilme cesareti. Muhakkak ki başımız dönecektir. Sendelersek uçurumdan aşağı gideceğiz. Ama bakmazsak hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz orada ne olduğunu; bizi biz yapan şeyi. (s.28)

Dünyada bir evim olmadı, Allahım yedi bahçeli cennetinde bir köşk isterim. (s.33)

Bir toplumun vitrini, onun zayıf ve farklı insanlarıdır. Bir toplumun ne olduğunu bu insanlarla başa çıkma biçimine bakarak anlayabilirsiniz. (s.35)

Eğer kendimizi yok etmeyi durdurabilirsek, başkalarını da yok etmeyi durdurabiliriz. Kendimizi körlemesine onunla yok etmektense, şiddetimizi itiraf ve hatta kabul ederek başlamalıyız. Bununla farkına varmalıyız ki, yaşamaktan ve sevmekten, ölmekten korktuğumuz gibi derin bir korkuyla korkuyoruz. (s.38)

İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. (s.43)

Nereye saklansak beyhude. Hangi kovuğa,hangi servet, hangi makama gizlensek boş: “sonunda o kaçıp durduğunuz ölüm gelip sizi bulacaktır.” (s.44)

Herkes aşksızlıktan ağır ağır ölüyor. (s.52)

Sana ‘Vae victis!’ diye bağıracaklar. Oysa, aşkın olduğu yerde, ‘yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.’ (s.53)

Bu memleketi ben mi kurtaracağım? demekle her şeyin bir sebep-sonuç ilişkisi içinde zaten akıp gideceğini söylemiş oluruz. Oysa memleket, kendi nefislerini değil de onu kurtarmaya sevdalı birkaç iyi adamın yüzü suyu hürmetine ayaktadır zaten. . (s.55)

Kimileyin merak ediyorum: yazmayan, bestelemeyen,resmetmeyen insanlar nasıl oluyor da insanlık durumuna mündemiç olan bu melankoliden, delilik ve panik duygusundan uzak durabiliyor?. (s.70)

Modern şehir patojendir. Tımarhanede kaç kişi olduklarını soran bir yabancıya tımarhane sakininin verdiği cevap ne kadar da anlamlı gözüküyor: “Bizi boşver. Asıl siz dışarıda kaç kişisiniz?” (s.85)

Öyle ya, kızı intihar etmiş olan baba, evladının cesedi soğumadan tv’ye demeç verebiliyorsa, bu olsa olsa bir oyundur ve hayat aslında o kadar da kötü değildir. (s.95)

İnsanlar neden televizyon seyrediyorlar? Kararan, yoksullaşan hayatlarına bir nebze renk katmak için. Eve geldiklerinde edecek bir çift söz bulamadıkları için. Kendi yoksunluklarını ekrandan taşan mavi ışıkla iyileştirmek istedikleri için (s.98)

Ekranlarımızı zamanında karartmayı bilmeliyiz; ruhlarımız kararmadan önce,televizyonun simülasyon dünyası bizi de bir kurban-kahraman kılmadan önce. Ekranın kararması,ruhların kararmasından iyidir. (s.98)

Dünya genetik kusurlardan değil, ahlaki ve manevi kusurlardan muzdariptir. (s.125)




Prof. Dr. Kemal Sayar

Olmak Cesareti




Ne Zaman İhtiyacın Olursa "Buradayım" Dediğinde Yalan Söylemez, Siz de "Kal, Ben Muhtacım"Dersiniz


Nefis ateştendir, ve ateş ancak kontrol altında tutulursa işe yarar birşeydir.Nefse susma cezası vermek külliyen konuşmamayı gerektirmez, biz nefsimizden ibaret değiliz.Cemalnur hanım diyordu ki "Off" demek yanlış "Ah!" demekte beis yok. "Ah" Allah ve hu demektir ki hu peygambere racidir.(Elif ve he)O zaman izin verdim nefsim, sadece bir "Ahh!" demene."İki elimle yarattığım" dedin ya bana, bu bana sarılmışsın hissi veriyor.İnsan Allah'ın kendine sarıldığını hisseder mi? :)) Hisseder.Sen kendinde hiçsin ama sende Allah'a ait isim var, onun için sen herşeysin.Onunsan herşeysin. Bunun "Sen benim herşeyimsin" demekten ne farkı var?Benle Sen arasında biricik, kimsenin giremediği, bir aradayken kimsenin kalmadığı bir şey var, adı ne bilmiyorum.Sen yaklaşınca ben de kalmıyor şiddet-i zuhurundan, sadece o ilişki kalıyor geriye, sadece yakınlığın...

Nefsi susturunca ruhun sesi duyuluyor, ruh ilham-ı ilahiden feyzlenerek konuşuyor.Allah size verdiği sözünü tutar, size "ne zaman ihtiyacın olursa buradayım" dediğinde yalan söylemez, siz de "kal, ben muhtacım"dersiniz.O kalır, hiçbiryere gitmez, çağrınızı asla reddetmez.Ona derdinizi ister uzun uzun anlatın, sıkılmaz, arkasını dönmez, yüzünü çevirmez, ister bir "Ah!" diyin "nedir o?" demez,uzatır iki elini.Bir tek ona "Bir tanem" dediğinizde bu gerçektir. Bir tek Onun için "Biricik"siniz.Hüznün tadına baktırdığın için teşekkürler.Bugün güldürüyorsun yarın ağlatıyorsun, bazen sıkıyorsun bazen ferahlatıyorsun, hep benimle uğraşıyorsun, teşekkürler.Senin biteviye benimle meşgul olmandan daha büyük saadet mi olur?Beni de gece gündüz senle meşgul et. Gözüm gayrı görmesin lütfen.Bana "La meşhude illa hu" demeyi lütfet.Kul bazen öyle bir "Ah!" der ki dağlar taşlar, yıldızlar kuşlar bile koşup gelmek, ses vermek ister. O an kul Cibril gelse "Yalnız Sen" der.Ben o "Ah!"ı Sen işit diye dedim, Sen gayrdan cevap vermeyi dilemişsen sana itiraz etmem.Bilirim ki gayr senin gölgenden başka değildir.Bazen kırılması gereken kırılır, testi kırılır içinden çil çil altın dökülür. Üzülür müsün?


Sıkıntılar testiyi kırmaya gelir.

Sonbahar yaprakları döktüğünde yapraklarla beraber ağacın tüm yıl biriktirdiği atık maddeler dökülür. Bir nevi def-i hacetidir ağacın bu.Hadisi hatırlayın "Nasıl ki ağaç yaprakları dökülür, günahlar da öyle dökülür" çünkü günahlar da bizim atık maddelerimizdir.Sıkıntı gelir, onları bir "Ah!" la dökülür tüm günahlar.


Üşümek de fakirlik gibi asli sıfatıdır insanın. Nasıl ki parası çok olmakla fakirliği muhtaçlığı geçmez adamın,sıcak iklimde yaşamakla da üşümesi geçmez insanın, çünkü fakir olan da üşüyen de ruhtur. İnsan kendinde fakirdir, kendi kendine üşür.Dışarıdaki soğuk, maddi fakirlik, sadece bu ontolojik halin zahirde bir tecellisidir, tümü değildir.


İnsan Allah'ın fakiri ise, Allahsızlıksa onu üşüten, onun ekmeği de sobası da Allahtır. Giydiren de sarılan da Odur.Batını Allah ile olan acıkmaz, zahiri Allah ile sarılan üşümez. Dışarıdaki koşullar, hallerin değişimi ona tesir etmez.


Bizim de vektörler gibi insan denilen eksenlerde birer izdüşümümüz var, ne hariçteki halimizden büsbütün gayrı ne büsbütün aynı.Etrafımızdaki her insan birer eksen gibi, onların dünyasına düşüyoruz, az ya da çok büyük ya da küçük iz bırakıyoruz.Kalbimizde de bize tesir eden insanlar adedince izdüşümler var.Bütün o izdüşümlerin hepsini toplarsanız Hakkın size ne dediğini işitirsiniz


Allah'ı dinlemesini bilirseniz hiç sıkılmazsınız, O sohbetinde kimseyi sıkmayandır.Dinleyen herkes Mütekellim'i duyabilir. O aynı anda herkese başka şey söyler. Söylediğini de iki anda asla tekrar etmez, sıkılmak imkansız.Bunları size ben söylemiyorum, yolda kulak verdim bana da O söyledi. Ben sadece naklediyorum. Kuşkusuz bana söylediği yalnız beni bağlar.

İyi saklanabildim mi arkana?


Ben en çok üzerinde Kayyum ismi tecelli eden adamları severim. Onlar daha ziyade mürşid-i kamillerdir, ne zaman ihtiyacınız olsa oradadırlarAsla sizi geri çevirmezler, asla terk edip gitmezler, sözlerinden dönmezler, siz unutursunuz bzen onları ama onlar geri döndüğünüzde ordadırÖlüm bile onların size yardım etmesine, sizinle konuşmasına, elinizi tutmasına mani olamaz.Kayyum ismi ism-i Azamdandır. Onu taşımak her babayiğidin harcı değildir. Müminler eminlik derecelerine göre ondan pay sahibidir.Uzun süre de görmeseniz aradığınızda sizi mutlulukla karşılar, evine gittiğinizde ikram eder, derdiniz olduğunda koşar, sitem etmez.


Karşılığı sizden beklemez, şefkatine bedel istemez. Size dua eder. Acınızı hisseder, gözlerinde görürsünüz bunu. Bazen acizdir deva olamaz.Ama aciz iken bile sizin acınızı paylaşır, sizi dinler, teselli sözleri söyler, bu bile "Buradayım, bir yere gitmiyorum" deyişidir onun.Ben harikulade sözler söyleyip çekip gidenleri, tutamayacağı sözler verip terk edenleri sevmem.Sessiz sedasız da olsa hep orada olanları, size kalbinde bir muhkem yer ayıranları, uzakta berzahta da olsa duasına katanları severim.Onlar sizi hiç bırakmaz, İsm-i Kayyum'a aynadır onlar.Sevdiklerinizi ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar bırakmıyorsanız, hemdert olup duanıza katıyorsanız, siz de ism-i Kayyum'a aynasınız.



Mona Islam



Son Güncelleme: Perşembe, 25 Nisan 2024 15:29  

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 15:29
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1250
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2232434

Haberler

KİŞİSEL KALİTENİZİ ARTIRIN

[OLMASI GEREKENLER, OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ OLMALI]