ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Home İSLAM KISADAN HİSSE NUŞİREVAN'IN ADALETİ

NUŞİREVAN'IN ADALETİ

e-Posta Yazdır PDF

 

NUŞİREVAN'IN (نوشیروان) ADALETİ

Hazreti Ömer (حضرت عمر)ve Sa'd bin Ebi Vakkas (سعد بن ابی وقاص)Hazretleri, İran'a at satmaya gitmişlerdi. İran'a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan gençleri görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunu fark eden gençlerden birisi yanlarına gelip "Bedeviler" gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını ellerinden zorla aldılar.

Hazreti Ömer ve Sa'd bin Ebi Vakkas Hazretleri ticaret için geldikleri şehre üzüntülü olarak girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç susuz akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan girer girmez hancı, gelenlerin yabancı olduğunu ve üzüntülü olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Sa'd bin Ebi Vakkas Hazretleri ise başlarından geçenleri hancıya anlattı. Hancı onları dinledikten sonra:

 

- Siz kederlenmeyin, bizim hükümdarımız (حكمدار) son derece adildir. Ya atlarınızı buldurur veya bedelini verir. Sizin anlattığınıza göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Hükümdarımız bu probleminizi çözer, diyerek teselli verdi.

 

- Her sabah hükümdarımız pazar yerinde halkın önünden geçer ve halk ona dertlerini bildirir. Siz sabah hemen pazar yerine gidin durumunuzu anlatın dedi.

Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı pazar yerine gidip hükümdarı beklemeye başladılar. Biraz sonra hükümdar yanında tercümanlarıyla (ترجمان) birlikte geldi. Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o da gerekeni hemen orada yapıyor veya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hazreti Ömer ve Sa'd bin Ebi Vakkas’a geldi. Onlarda başlarından geçenleri anlattılar, atlarının bulunup geri verilmesini dilediler.

Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok asıldı, üzüntülü olduğu her halinden belli idi. Bir kese altın vererek atlarının bulunacağını söyledi. Hükümdar tercüman yardımı ile konuşuyordu, tercüman ise atı alanların hükümdarın oğlu olduğunu anlamış fakat söylememişti. Hazreti Ömer ve Sa'd bin Ebi Vakkas Hazretleri yine akşam kaldıkları hana geldiler. Hemen hancının parasını verdiler, o gece orada kalıp sabah yola çıkmayı düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sordu. Onlar hükümdarla görüştüklerini ve atları bulacağını söylediler.

Hancı birden öfkelendi;

- Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor.

Sabah oldu bu sefer hükümdarın karşısına hancı çıkıp:

- Hükümdarım, suçu işleyen başkası olur ceza verilir, sizin oğlunuz olunca cezasız kalır öyle mi?

Nuşirevan bunu duyunca rengi değişti ve çok sinirli olduğu besbelli idi:

- At sahipleri yarın şehri terk etsinler. Fakat biri şehrin kuzey, biri güney kapısından çıksın.

Sabah olunca atların değerinden daha fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Sa'd bin Ebi Vakkas Hazretleri şehri terk ediyorlardı. Bir de ne görsünler, şehrin bir kapısına atı çalan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmıştı.

Aradan zaman geçti, Hazreti Ömer İslam Halifesi (خلیفە), Sa'd bin Ebi Vakkas ise Vali oldu. Valiliği zamanında bir camiyi genişletmek ister. Caminin yanındaki bir evi, Yahudi (یهودی)olan ev sahibinin onayını almadan bedelini ödeyerek İstimlak eder. Yahudi çaresiz bir şekilde düşünürken Müslümanlardan bir zat:

- Nedir senin bu halin? Diye sorar.

- Bir evim vardı, Vali şimdi oraya cami yapıyor. Ben ne yapabilirim? Şimdi açıkta kaldım.

Müslüman ona:

- Sen Medine'ye git orada Halife Ömer’e derdini anlat. Senin derdine bir çare bulur.

Yahudi daha İslamiyet’in nasıl bir din olduğunu bilmiyordu. Medine'ye vardı. Halife'yi sordu, bahçede olduğunu söylediler. Baktı ki, orada birisi çalışıyor.

- Ben Halife Ömer'le görüşmek istiyorum, dedi.

Ona göre hükümdarın tarlada ne işi vardı.

-Derdini anlat! Dedi Halife Ömer.

Yahudi derdini anlatıp, bir çare bulmasını söyleyince Hazreti Ömer, öfkeli bir şekilde, bir kâğıdın üzerine bir şeyler yazıp adamın eline verdi:

-Götür bunu Vali’ye ver.

Yahudi bu yazışmadan pek bir şey anlamamıştı. Bundan bir şey çıkmaz, diyordu kendi kendine...

Memleketine dönünce direk Vali olan Sa'd bin Ebi Vakkas'ın yanına giderek Halifenin yazdığı kâğıdı verdi. Yazıyı okuyan Vali çok korkmuştu. Hemen evi eskisinden daha güzel bir şekilde tamir etti ve Yahudi’ye verdi. Hazreti Ömer'in gönderdiği kâğıdın üzerinde sadece şu kelimeler yazılı idi:

“Ben Nuşirevan'dan daha adilim!”

 

 

Son Güncelleme: Perşembe, 28 Mart 2024 17:24  

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 17:24
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1248
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2215805

Haberler

RABBİM VERMEK İSTERKEN, BEN NEDEN İSTEMEYEYİM...

AHMET TÜRKAN