Oyuncak ve kan

Pazar, 28 Nisan 2024 22:56 Ahmet Türkan
Yazdır

 

Hıçkırırsa bir gün
Topuklarında çatırdayan güneş
Ey çocuk!
 
Gevşetme düşlerini oyuncağının

Saklambaçlar biriktiririz anısına
Kümes özgürlüğün(!)
 
Şarapnel taşarken kadehten
Sırıtkan dudaklı lavların
Fokurdayan yırtık gözleri
Seni görünce ey çocuk
Seni görünce…
Ateşten rutubetiyle çullanacak birden
Kesmek için kelebeklerinin kanadını
Ve bir gün…
Alevlerden dinleyecek çirkin parmaklarını
 
Bu şehrin kuklaları
İncitirken küçücük çimenlerini
Toprağa ördüğün her yaprağın
Kasırgası sahnelenecek mahfuzda
 
İşte kan sesleri ıpıslak…
Örtünelim avucuna ey çocuk!
 
Ve terliyorsa öptüğün su
Çömeldiğin mezarsa şahlanan
Zindana çakılıyorsa mumlar
Göğsümüzde tırmıklanan…
Soyunuk kokuların vitrinlerinde
Sarkıtılan günahın çığı
Deşmiyorsa kursağımızı
Kellesini düşürür bu şehir
Kusamayan misafirlerin secdesine
 
Emzirdiğimiz cenin taşlar
Yağmur olup delerken dehlizleri
Çizebildiğimiz bir tutam gökkuşağı
Giyinirken güvercinleri
Şerareler püskürtemediysek hala
Ayak yalayan pısırık mumyalara
Silkeleyelim seninle mıhlanan uçurtmaları ey çocuk!
Anaların rahmini yolarken leşlerin tükürüğü
Hohladığımız gök omuzlasın ölümü
 
İşte kan sesleri çırılçıplak…
Örtünelim avucuna ey çocuk!
 
Ve şaşılaşırsa bir gün
Hurda duvarlarda mahpus çiçeğin
Ey çocuk!
Öpeceksin şakaklarından kutsal bebelerin 
Barut kokulu çığlıkları süreceksin taşlara…
Ve biz…
Sensizce ve oyuncaksız
Körebeler biriktiririz anısına
Pıhtılaşmış körlüğün!

Hatice ALGIN

Son Güncelleme: Pazar, 28 Nisan 2024 22:56