SÜNNET, KUR’AN’IN AÇIKLAYICISIDIR-1

Salı, 16 Nisan 2024 08:17 Ahmet Türkan
Yazdır

Resûlullah (s.a.v.)’in hadîsleri, Kur’ân’da bulunmayan bir çok konuları ihtiva etmesi yanında, bizzat Kur’ân’ı da tefsir eder. Resûlullah (s.a.v.) bir Hadîs-i Şeriflerinde şöyle buyururlar: “Bana Kur’ân ve O’nunla birlikte O’nun misli kadar (hikmet) verildi.” (Ebû Davud) Buradaki “O’nunla birlikte O’nun benzeri” ifâdesinden maksat, şüphesiz ki Allâh Rasûlü (s.a.v.)’in hadîsleridir. “Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur´ân´i indirdik ki, insanlara vahyedileni açiklayasin. Belki onlar da düsünürler.”(Nahl s.,44)

Meşhur muhaddislerden Yahya b. Ebî Kesîr (r.âleyh) de; “Kur’ân sünnete muhtaçtır, ama sünnet Kur’ân’a muhtaç değildir” der. (Dârimî, Mukaddime, s.49)

Şüphesiz ki burada, Kur’ân’ın izaha muhtaç genel prensiplerinin hadîsler tarafından vuzuha kavuşturulması hususuna işaret edilmektedir. Hiçbir zaman Kur’ân hadîsi izah edip açıklamaz, aksine hadîs Kur’an’ı izah edip açıklar. Bu sözle, asla hadîsin Kur’ân’dan daha önemli olduğu kastedilmemiştir.

Kur’ân genel prensipler koyar, hadîs ise bunları açıklar, izah eder, detayını ve pratiğini gösterir. Eğer hadîs olmasaydı, Kur’ân’ın doğru anlaşılmasında sıkıntı yaşanırdı. Hadîs olmasaydı, İslâm’ın en bariz göstergesi olan namazı nasıl kılacağımızı, zekâtı nasıl vereceğimizi, haccı nasıl yapacağımızı da bilemezdik. Kur’ân ı Kerîm’de namazla ilgili yüzlerce âyet vardır. Ama hiçbir âyette namazı ne zaman, ne kadar, nasıl ve kaç rekât kılacağımıza dair bir bilgi yoktur. Hatta “salât” kelimesinin bugün kıldığımız namazı ifâde ettiğine dair bir bilgi de yoktur. Bütün bunları biz sünnetten öğreniyoruz. İşte yukarıdaki “muhtaçtır” sözcüğü, bu anlamda bir ihtiyacı ifade etmektedir. Aslında burada muhtaç olan Kur’ân değil, bizim aklımız ve idrâk kabiliyetimizdir. Aynı husus zekât için de bahis konusudur. Pek çok âyette verilmesi emredilen zekâtın ne olduğu, nasıl, ne zaman, ne miktarda ve hangi mallardan verilmesi gerektiğine dair Kur’ân’da hiçbir bilgi yer almamaktadır. Bunları da sünnetten öğreniyoruz. Dolayısıyla “muhtaçtır” sözü, bu anlamda bir ihtiyacı dile getirmektedir.

(İbnu’l-Esîr El-Cezerî, Camiu’l-usul)