ahmetturkan.gen.tr

HAYATTAN DERSLER

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır

İBADETLERİ TAHSİN ŞARTINA BAĞLAMAK

e-Posta Yazdır PDF
“Kul olasın kul, olasın makbul”
Niyazi Mısrî
 
FÜTUHAT-I MEKKİYE’nin Hac bölümünü okuyorum. Bu bölümde Haccın ve Umre’nin hikmet ve manalarından, batınından,gerekli oluşunun ve makbul bulunuşunun sebeplerinden söz ediliyor. Tasavvuf bir ibadetin yerine getirilmesinde tahsin şartı arıyor. Yani zahirdeki şartlara ilave olarak ve onların ruhu olma anlamında bir muhabbet, bir hikmet, bir anlam derinliği. İbadetler, anlam olmadan ruhsuz cesede benziyorlar.
 
Üstadımızdan öğrendiğimiz o ki, çekirdekten ağaca dek bir ibadetin safhaları var. Özde sırf Allah için bir yöneliş varsa, riya ile yapılmıyorsa ibadetin çekirdeği bulunuyor. Ahirette açması umulabiliyor. Ancak bu dünyada bizzat o ibadetin bizi dönüştüren, kemale erdiren boyutu ancak çekirdeğin çatlamasına, filizlenmesine, ve büyüyüp ağaç olmasına bağlı. O zaman bir hakkalyakin ubudiyetten söz edebiliyoruz. Çünkü yalnız böyle bir ibadet bizi oldurur, bir sürece dönüşüyor. Bu kulun ‘ol’ emrini kabul edişi, emre boyun eğişi. Hele bir de ağaç meyve verirse,o vakit sadece kendini değil, başkalarını da oldurabiliyor. Rabbi karşısında kul, alem karşısında yönetici/halife. Bir tarafta alan el, bir tarafta veren. Varın siz buna akım geçen bir kablo deyiverin. Bunda fahr yok. Biliyorsunuz meyve hem yiyene faydalı, hem de çekirdek taşıyor. Bir nevi varis bırakmak. Bu bana Hz. Zekeriya’nın bir varis işteyişini hatırlatıyor. Ne kadar fıtri bir arzu, i
Devamını oku...
 

Dâhilerin beyni normal insandan farklı mı?

e-Posta Yazdır PDF
Dahi biriyle normal zekâ seviyesine sahip birinin beyninde merak uyandıran farklar vardır. Peki bu farkların insanın zekâsına etkisi nedir?

BBC Focus dergisinde yer alan habere göre, normal bir beyin Einstein gibi bir dâhinin beyni arasında birçok farklılık bulunuyor. Dâhiler bu farklılıklar sayesinde problemlere çözüm bulmada normal insanlardan daha farklı şekilde yaklaşırlar. İşte iki beyin arasındaki farklar:

Normal Beyin

Korteks: Ortalama birinin beynindeki çeşitli beyin bölgeleri arasında bulunan uzun ve kısa bağlantıların oranı kişiden kişiye hafif bir sapmayla farklılık gösterse de 50:50'dir.

Ön korteks: Planlama, öncelik belirleme, düşünceleri organize etme, davranışların sonuçlarını önceden tartabilme yeteneklerini barındıran merkez, mini sütunların dışında yapılanıyor. Bu sütunlar 80-120 nörondan meydana gelen beyin dokularının parçalarıdır.

Dopamin reseptörleri: Talamus, beynin aktarım merkezidir. Beynin duyusal parçalarından gelen bilgi talamusta tutulur. Burada filtrelenir ve kortekse gönderilir. Bu kısmen dopamin reseptörleri tarafından düzenlenir.

Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Nisan 2024 01:37 Devamını oku...
 

Derdi Bal Olanın;Sabrı Dağ olur

e-Posta Yazdır PDF
Sen sadece bal yapmayacaksın ki, ey kovan hasretiyle yanarken bile güzellikleri gönül havanında dövüp, akıllara durgunluk verici mahsule çevirmesini bilen arı. Sen peteğine kâinatı sığdırıp, kanatlarında arşı taşımanın örneğini verecek, konduğun her çiçeğin lisanını çözmeye çalışacaksın.
Çiçeklerin narin yapraklarına buseler kondururken onlara sevgi sıcaklığını kana kana tattıracak, köklerin kara topraktan emdiği suyu, havadan bir nefes, güneşten bir yudum alarak, o güzel kokuya, o muhteşem renge ve o tarifsiz tada dönüştüren nebatın özünde, Yaratan’ın gücünü bulup tefekküre dalacaksın.
Tefekkürü, zerrede Allah’ı bulma, görme, tanıma ve kavrama sanatı olarak göreceksin.
‘Çözümü varsa ben çözerim, yolu varsa ben bulurum.’ diyeceksin.
Ne yolunun üstündeki engelleri kaldırmakta basiretsiz gördüğün dünü suçlayacak, ne de, ‘Yeter artık gerisini de benden sonra gelen yapsın!’ kolaycılığına kaçacaksın.
Çünkü sen ideal dava eri olmanın üstün vasıflarını üzerinde taşıyorsun ve yüklendiğin bu mukaddes yük,
Her durduğunda sırtında şaklayan bir kamçı,
Devamını oku...
 

Bu Akşam Hindistan’da

e-Posta Yazdır PDF
Hazreti Süleyman (a.s.)’ın sarayına bir kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayatî bir mes’ele için Hz. Süleyman (a.s.)’la görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Hz. Süleyman (a.s.), benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar:
- “Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana… ” Adam telaş içinde:
- “Bu sabah karşıma Azrail (a.s.) çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı.
- “Peki ne yapmamı istiyorsunuz?” Adam yalvarır.
- “Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman (a.s.)! Sen her şeye muktedirsin. Kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgarına emret de beni buradan ta Hindistan’a iletsin. O zaman Azrail (a.s.) belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden!”
Hz. Süleyman (a.s.), adamın haline acır. Rüzgarı çağırır ve “Bu adamı hemen al, Hindistan’a bırak” emrini verir. Rüzgar bu… Bir eser, bir kükrer. Adamı alır ve bir anda Hindistan’da uzak bir adaya götürür. Öğleye doğru Hz. Süleyman (a.s.) dîvanı toplayarak, gelenlerle görüşmeye başlar. Bir de ne görsün, Azrail (a.s.) da topluluğun içine karışmış, dîvanda oturmaktadır. Hemen yanına çağırır.
- “Ey Azrail! Bugün kuşluk vakti o adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun” der. Azrail (a.s.) cevap verir.
- “Ey Dünyanın ulu sultanı. Ben, o adama öfkeyle, hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü
Devamını oku...
 

HAKKAL YAKIN

e-Posta Yazdır PDF
Dört tane kelebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve:
-Bu ateş aydınlatıcı bir şey!, demiş..
İkinci kelebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş; Demiş ki:
-Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey!
Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş, Biraz daha biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş; Şöyle demiş:
-Ve bu ateş yakıcı bir şey!
Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş. Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek "poff !" diye ortadan kayboluvermiş.
Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş;
Çünkü o kaybolmuş ateş içinde ve bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!...
 


JPAGE_CURRENT_OF_TOTAL

REKLAMLAR

Web Site Tasarımı

Yönetim Panelli Website Tasarımlarınız için

0532 307 60 09

 

 

İSTATİSTİKLER

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 01:37
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 31076
İçerik : 1250
Web Bağlantıları : 2
İçerik Tıklama Görünümü : 2245097